Hamaset kazanacak
EMİN VAROL
26-02-2017 17:53
16 Nisan’da “hamaset” kazanacak.
Arapça kökenli, “hamaset” kelimesi;
Türk Dil Kurumu’na göre, “ dinleyenleri etkilemek veya heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatım” anlamına geliyor.
Ekşi Sözlük’e göre de, Arapçada “gaza gelmek” anlamında kullanılıyor.
Dün, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “ Halk Oylaması Tanıtım Toplantısı”nda bir kez daha Hamaset’in, Türk insanını ne kadar etkilediğine tanık oldum.
Çok seviyoruz bu kelimeyi. İyi hamaset yapan, bu ülkede yıllarca iktidarda kalır.
İşin özü, değişikliğin içeriği önemli değil. Ne getirip, ne götürdüğü de öyle. Yeter ki iyi hamaset yapın, milletin gönlünü de "oy"unu da kazanın...
Ak Parti, bu işi biliyor
Ak Parti’nin, merakla beklenen, referandum tanıtım kampanyasını zor da olsa ben de izledim. Günler öncesinden akredite olmak istediğime ilişkin mesajlar gönderdim. Ancak dönen olmadı. Ben de Salı günü grup toplantısında basından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a söyledim. Sonunda davetli basın mensuplarının dışında “boş” bir kart alabildim.
Toplantı günü, Ankara Emniyeti’nin aldığı olağanüstü üstü, olağanüstü güvenlik önlemleri altında salonun kapısına geldim. Polisin elindeki davetli gazeteci listesinde olmadığım için bir genel merkez görevlisinin beni tanıması üzerine, kimlik numaramı bırakarak toplantıya girdim.
İçerisi de dışarısı kadar kalabalıktı. Ak Parti bu işi iyi biliyor. Yine çok güzel hazırlanmış bir kongre salonuyla karşılaştım.
Demirel, Ecevit ve Özal’ın kongreleri geldi, gözümün önüne. İçeri girdiğiniz anda, kalabalıktan, sigara dumanından, sıcaktan, kokudan, organizasyonsuzluktan kaçmak isterdiniz.
Ayakta bir kişi bile yoktu. Herkes kendisine ayrılan yerlere oturmuş, ellerindeki Türk Bayraklarını sallıyor gençler, yeni şarkıları söylüyor ve yeni sloganları atıyordu.
Başbakan ve eşi tek başlarına turkuaz renkli halının üzerinden tribünlere kırmızı karanfiller atıyorlardı etraflarında bir kişi bile yoktu. Rahat rahat görüntü alan foto muhabiri ve kameramanlar bu durumdan çok memnundu.
Başbakan Binali Yıldırım kürsüye de tek başına çıktı. İki yanında Prompter camları vardı sadece.Salonda ise 15 Temmuz darbe girişimi ruhu vardı. O gece Şehit olan reklamcı Erol Olçak ve oğlu, salona tepeden bakıyorlardı.
Başbakan yanlış yaptı
Bu duygusal havayı iyi kullanan Başbakan, konuşmasının ilk yarım saatinde 15 Temmuz gecesi yaşananları anlatarak tribünleri coşturdu.
Ancak, daha sonra bir yanlış yaptı bence. Salonda herkesi susturdu. Elindeki seyyar mikrofonu bıraktı. Kürsünün arkasına geçti. Kendi seçim bölgesi İzmir’den gelenleri de. Belli ki önemli bir şey söyleyecekti.
Başbakan, 16 Nisan’da halkın oyuna sunulacak 18 maddelik Anayasa değişikliğini anlatacaktı. Yani işin özüne iniyordu. Halkımız neye oy vereceğini bilsin istiyordu. Doğru da yapıyordu. Ancak yanlış yerde yanlış zamanda...
Daha birinci maddeyi anlatmaya başlayınca salon önce esnemeye başladı, sonra da sıkıldı.
2. Maddede ise salon boşaldı. Slogan atılmıyor, şarkı söylenmiyordu. Toplantının havası değişmişti. Maddelerle kimse ilgilenmiyordu. Hamaset istiyordu halk. Ana Muhalefet Partisi’ne sert çıkışlar, hakaretler edilsin, onlar da yuh çeksinler...
Ama boşuna. Başbakan Binali Yıldırım, inat etmiş 18 maddeyi de sayarak neden “evet” denilmesi gerektiğini anlatmakta kararlıydı.
Öyle olunca da salondaki heyecan bir anda söndü.
16 Nisan’da halkın oyuna sunulacak Anayasa değişikliği görüşmelerini, Anayasa Komisyonu ve Genel Kurul’da izledim. Adeta, 18 maddeyi ezberledim.
Komisyon’da da, Genel Kurul’da da, işin özü hiç konuşulmadı. Kürsüye çıkanların tamamı maddelerin dışında, siyaset yaptılar, birbirleri hakkında ne varsa söylediler. Kavga ettiler, hakaret ettiler, hamaset yaptılar.
Aslında, 18 maddeyi yani anayasa değişikliğini eleştirmek, savunmaktan daha kolay. Yani, “hayır”ın eli daha güçlü.
Çünkü, Başbakan Binali Yıldırım 18 maddeyi savunurken, Ana Muhalefet Partisi CHP’nin argümanlarını da çürütmek zorundaydı. Bu da çok kolay olmuyordu.
Örneğin;
Başbakan, yeni Anayasa ile yargının bağımsız ve tarafsız olacağını söylerken salondakiler;
Adalet Bakanı’nın, hakim ve savcılar yüksek kurulunun başkanı, müsteşarın ise daimi üye olduğu bir ortamda, yargının nasıl bağımsız ve tarafsız olacağını düşünüyordu.
Başbakan Yıldırım, yeni sistemde hükümete Meclis’in değil, milletin güvenoyu vereceğini söylerken de yine salondakiler;
Milletin seçtiği milletvekilleri bakan olamayacak. Cumhurbaşkanı’nın millete sormadan kuracağı hükümetten, milletin haberi bile olmayacak. Peki bu durumda nasıl millet hükümete güven oyu vermiş olacak diye soruyordu.
Bakanlar hakkında en etkili denetim yolu olan gensoru önergesinin yerini, cevap vermenin bile zorunlu olmadığı soru önergesinin aldığını söylemek de bir o kadar kafa karıştırıyordu...
Cumhurbaşkanı’na Meclis’i fesih yetkisi verildiğinin kocaman bir yalan olduğunu söyleyen Başbakan Binali Yıldırım’ın “Feshetme yok, seçimin yenilenmesi var” derken salondakiler;
İkisi arasındaki farkı anlamaya çalışıyordu. Her ikisinde de Meclis yenilenecekti.
Mevcut sistemde kanun teklifi veren milletvekillerinin, yeni sistemde de kanun teklifi verebileceğini söylerken neyin yenilik olduğunu da salondakiler anlamamıştı.
Dedim ya, halk oylamasına sunulan 18 maddeyi saymaya başlarsak, “hayır”cıların argümanları daha güçleniyor.
Ancak ülkemizde konunun içeriği değil, hamaseti oy alıyor.
Çünkü, milletimiz Arapça kökenli “gaza gelmek” anlamındaki hamaseti seçiyor.
Ak Parti de bunu çok güzel yapıyor...
- 10-01-2019 AK Parti, Mehmet Kocadon'a Muğla'yı teklif etti!
- 10-12-2018 DÜŞÜK PROFİL
- 06-12-2018 KULİS GERİLİMİ
- 05-10-2018 İğne...
- 02-10-2018 Vekil salonda, Bakan balkonda, Meclis Başkanı ara katta...
- 24-09-2018 İSYAN...
- 14-09-2018 Son Başbakan!
- 21-06-2018 TSK, kritik sulardaki gücünü gösterdi
- 20-06-2018 KKTC, Türkiye’deki seçimleri bekliyor...
- 20-06-2018 İki Kaptan Hikayesi...
- 26-05-2018 CHP'de Vekil Olmak!
- 23-05-2018 Meclis'in yeni çiçekleri
- 23-04-2018 Aynaya bakması gereken kim?
- 19-02-2018 Ankara'dan Bir ABD Dışişleri Bakanı Geçti..
- 11-02-2018 Doğal afetlerde, erkeklerin 5 katı kadın ölüyor
- 05-02-2018 Öztürk: "Ak Parti'ye girseydim, anıtımı dikerlerdi"
- 05-02-2018 CHP'de, "İmece usulü" yarış...
- 29-01-2018 Kılıçdaroğlu’nda Kurultay Rahatlığı
- 15-01-2018 Kasiyerlere dikkat..
- 10-01-2018 Yunanistan'dan yeni yıl mesajı..
- 28-12-2017 Türkiye'de Alman İzleri.
- 07-12-2017 Erken Seçim; 16 Temmuz 2018'de mi?
- 14-11-2017 Ak Parti'de başkanlık çatlağı
- 10-11-2017 Yaşar Tüzün Frak giyecek mi?
- 04-11-2017 Külliyede "gölge kabine"
- 15-10-2017 Erdoğan, Erdoğan'a karşı!
- 22-08-2017 Akşener, ABD Büyükelçisi ile görüşmedi
- 05-08-2017 Yüksek Askeri Şura Nostaljisi
- 17-07-2017 Frak
- 11-07-2017 Bodrum Adaları'na Türk Bayrağı Dikme Kampanyası!
- 29-05-2017 Başbakanlık Muhabiri!
- 26-05-2017 CHP, Demokrat Parti yakınlaşması
- 22-05-2017 Fes ve demokrasi...
- 14-05-2017 Sahillere kim sıkıştı?
- 09-05-2017 Gazeteci müsveddesi...
- 04-05-2017 Erdoğan, beni doğruladı...
- 25-04-2017 Bahçeli, ayağa neden kalkmadı?
- 23-04-2017 Bodrum’a yüzde 20’lik anayasa...
- 03-04-2017 Sirtaki ve Zeybek..
- 20-03-2017 Çöp'ün Seyir Defteri…
- 13-03-2017 Senaryo...
- 26-02-2017 Hamaset kazanacak
- 17-02-2017 ABD, Türk Topraklarını mı Kullanacak?
- 13-02-2017 Hayır için, "Sekreterya" kuruluyor.
- 04-02-2017 Yunanistan’la da 'Barış Süreci' bitti!
- 01-02-2017 “Millet Adına !”
- 23-01-2017 ''Ya, hayır çıkarsa? ”
- 18-01-2017 Sivil hedefler...
- 16-12-2016 Cinsel istismar!
- 16-12-2016 Türkiye’de sistem zorlaması pahalıya yol açacağa benziyor
- 09-12-2016 1064 numaralı oda...
Hava Durumu
Yazarlar
Köşe yazılarının tüm adli sorumluluğu yazarına aittir.